13:37
0

Biz insanlar için bir yıllık süre Doctor için 24 yıla denk geldi bu bölümde. Bir yıl önce yayınlanan bölümde kendisini River Song ile son kez baş başa bırakmıştık. Ve bir gecenin 24 yıl sürdüğü Darillium’daydılar. The Return of Doctor Mysterio mükemmel değildi belki ama izleyenin tatmin olacağı, keyifli bir bölümdü. Adı üzerinde özel bölüm sonuçta.
Bölümün New York’ta geçeceğini zaten biliyorduk. Bunun ister istemez dizinin Avrupai, İngiltere’ye özgü havasından uzaklaşmamıza neden olacağını tahmin ediyordum. Öyle de oldu. Kötü oldu demiyorum ama başka bir şey izliyormuşuz gibiydi bölüm.
Moffat Bey, Doctor’u bütün süper kahramanların üzerinde gördüğünü de açıkça belirtti bence. Bölüm sanki bir çizgi roman uyarlaması izleyecekmişiz gibi başladı.  Aslında öyle de devam etti ama işin içinde bambaşka bir unsur vardı. Onun adı kısaca “Doctor” ☺
Noel Özel bölümü olması her zaman olduğu gibi Noel Baba konseptini öne çıkardı. En azından bölümün başı için bunu söyleyebiliriz. Grant, çizgi romanlara düşkün bir çocuktur ve bir gece odasından içeri yaşlı bir adam girer. Bu yaşlı adam kendisine Doctor demektedir. Grant’ın kafası biraz karışır ve bu durum onu ileride olacağı süper kahramana yani Ghost’a dönüştürür.

Doctor’un Amerika’dan bütün dünyaya yayılan Superman ve Spiderman ile dalgasını geçmesi güzeldi. Gerçi bunu yapan Moffat olmuş ancak bunu sevdim. Ghost’a dönüşen Grant’ın temsil ettiği figürlerin iç içe geçmiş birkaç kahramanı barındırdığını düşünüyorum. Bölümün neredeyse bütün atmosferi karanlıktı ve gece sahneleriydi. Bunu Gotham’la eş değer bulduğumu söyleyebilirim. Ayrıca ses tonu ve maskesini de Batman’e uyarlayabiliriz. Aynı şekilde Grant/Ghost ikili hayatının da Superman’e atıf olduğu aşikar. Ayrıca elimizde gazeteci Lucy Fletcher var. Grant ona aşık. Aynı Lois Lane gibi. Yani diziyi Amerikanlaştıran bütün unsurlar var. Sevmedim değil ama üzücü…

Grant ile onun çocukluğu sırasında tanışan Doctor evinin çatısında yaptığı bir aleti ona gösterir. Bunu yapma sebebinin açıkça Amy ve Rory’nin diziden ayrıldığı bölüm olan The Angels Take Manhattan’a bir gönderme olduğunu söyleyebiliriz. Zaten aleti tanıttıktan sonra “Benim hatam” demesi bunun için yeterli. 7. Sezondaki bu bölümde New York’ta yaşanan zaman bozulmasını bununla düzeltmeye çalışıyor. Ama çok da önemli değil bölüm için. Aleti çalıştırması için Grant’e verdiği taşı istediğinde, çocuğun onu ilaç sanıp yuttuğunu görüyoruz. Bir de bu taş istekleri yerine getiren bir özelliğe sahipmiş. Grant anında havalanmaya başlıyor ve ileride dönüşeceği Ghost’un sinyalini veriyor.

İlk 10 dakikanın ardında artık Doctor’un dünyayı istila etmeye çalışan uzaylılara karşı aksiyonuna giriş yapıyoruz. Elbette bu aksiyon sırasında yalnız değil. Ghost ve Lucy de ister istemez işin içine dahil oluyorlar. Bu seferki uzaylı istilacılarımız dünyayı yöneten insanların beyinlerini çıkarıp, kendilerininkini yerleştiren bir tür. Bir nevi insan vücudu onlar için yerleşkeye dönüşüyor. Doctor’un yaptığı çıkarıma göre bir kuruluş altında işlerini görüyorlar ve dünyanın bütün başkentlerinde yerleri var. Tek istisna New York.
Bundan sonra olanlar her zamanki şeyler aslında. Benim ilgimi çekense Doctor’un gerçekten dönmüş olduğunu hissetmem. Süper kahramanların koruduğu değil, Doctor’un koruduğu bir Dünya’yı istiyor olmam ve bunu görüyor olmam mutlu ediyor beni. Doctor bir şekilde uzaylıları yeniyor ve bu süreçte Grant’in yardımını da alıyor. Bir yandan da Grant/Ghost ile Lucy arasında gelişen aşkı izliyoruz. Onların aşkına paralel olarak Doctor ve River’a atıflar geliyor. Mesela Grant, 24 yıldır Lucy’i tanıdığını ve onu sevdiğini söylüyor. Doctor’da bir hüzün hali. Hele bölümün sonundaki çökmüşlüğü fenaydı. Ama biliyoruz ki düzelecek.
River Song’u seviyoruz ve onu her daim özleyeceğiz. Çok özel bir karakterdi ve Moffat bunu bize hissettirmeye devam ediyor. Artık 10. sezona hazırız ve yeni yol arkadaşımız Bill ile çok güzel maceralara yol almayı umuyoruz. Matt Lucas’ın hayat verdiği Nardole karakterinin de yol arkadaşları kervanına katılması keyifli olacak gibi. Doctor, Nardole ve Bill… Tardis kalabalık olduğunda daha da keyifli oluyor. Bir de bölüm boyunca gördüğümüz Mister Huffle’ın (elle sıkılınca ses çıkaran oyuncak) Bill’e bir gönderme olduğunu düşünüyorum. En azından bana onu çağrıştırdı. Saçı falan. Belki onun karakterine dair bir ipucu vardır. Göreceğiz. Ve yeni sezon tanıtımı da harika görünüyor. Umarım bütünlüklü bir hikâye izleriz. Yeni sezonda görüşmek üzere…