15:49
0


Yönetmenliği ve senaryosuyla bir Cédric Klapisch filmi olan Aşk Bulmacası, sağda solda göreceğiniz romantik-komedi filmlerinden biri değil. Bildiğimiz anlamda dolu dolu bir aşk hikayesi etrafında şekillenmiyor film. Bu haliyle de daha çok komedi unsurlarıyla ve ince mizahıyla ön plana çıkıyor. Oyuncu performansları, 'yerinde kim olsa, olurdu' düzeyinin ötesine geçemiyor. Fakat hikaye ve yönetmenlik anlamında tür içerisinde yılın öne çıkacak yapımlarından biri olacağını söylemek mümkün.

Bir adam, iki çocuk ve üç kadın. Hikaye bu unsurlar etrafında ilerliyor. Filmi izlemeye ortasından başlıyoruz. Böylece bu noktaya gelene kadar ne tür tesadüfler, karmaşalar yaşanmış kahramanımız Xavier bize anlatmaya başlıyor. İngiliz Wendy ile on yıllık evliliği 'aşk bitti' argümanıyla karşılıklı olarak sona erdiren roman yazarı Xavier, çocuklarının hasretine dayanamayıp, peşlerinden Amerika'nın yolunu tutar. Bir süre lezbiyen arkadaşı Isabelle ve Ju ile beraber kalır. Bu arada Isabelle, bildiğim insanın genlerini taşımalıyım diyerek, Xavier'in spermlerinden hamile kalmıştır. Her ne kadar “Geleneksel anlamda baba olmayacaksın” diye söylense de, ilerleyen dakikalarda Xavier'i üçüncü çocuğu ile başbaşa bırakmaktan kendini alıkoymaz.
Sana üçümüzün karışımı biri lazım, diyor İsabelle.  
Bir de Xavier'in üniversite aşkı Martine vardır. Audrey Tautou'nun canlandırdığı bu karakter, boşanmış, Xavier gibi iki çocuk sahibi, işinde gücünde bir kadındır. Bir iş görüşmesi için New York'a gelmesiyle eski aşıklar arasında kıvılcım başlar. Film boyunca bunun üzerinde durulmaması, bu hikayeyi arka planda bırakıyor. Fakat romantik-komedi tanımlamasına uygun olsun diye filmin sonuna iliştirilen Xavier ve Martine'nin mutlu sonla biten aşkı, hikayenin genel havasını biraz bozuyor.


Film Xaiver'in New York'a alışması, çocukların üzerinde hak iddaa edebilmesini sağlayacak sahte evililiği yapması, koşturmaca, yazmayı bitirmesi gereken romanın telaşı, üç kadın arasında gidip gelen hayatı üzerine odaklanıyor. Filmde bir Amerikalı'nın gözünden Fransız'ı gördüğümüz sahne, salonda kahkahalara neden oldu. Bu ve buna benzer anlatılar, toplumsal-kültürel farklılıklara, göçmenliğe, aile olma, baba olma gibi konulara da değinmeden edemiyor. Başarılı bir güldürü ve yarım yamalak anlatılan bir aşk hikayesi olan bu film, eğlenceli vakit geçirmek istiyorsanız tam da olmanız gereken yerdesiniz hissini veriyor.