04:53
0
İçinizi ısıtacak sıcacık bir aile filmi mi aramıştınız? O zaman El Clan/Çete size göre değil. Venedik’te Altın Aslan için yarışan ve En İyi Yönetmen ödülü yani Gümüş Aslan’la ayrılan Pablo Trapero’nun bu filmi Arjantin’in cunta dönemine ve sonrasına göz gezdiriyor.
İzlediğimiz hikâyenin gerçek olması filmi daha da büyüleyici yapıyor. Cunta hükumetinin adamı olan Arquímedes Puccio insanları kaçırarak evinde alıkoymaktadır. Fakat hükumet devrilip, ülke yönetimi demokrasi limanına demir atınca baba Puccio için işler değişecektir.
Filmin kendine has bir mizahi tonu olsa da genel olarak karanlık bir film. Puccia insan kaçırma işine ailesini de dâhil ettiği andan itibaren işler onun için istemediği şekilde ilerler. Aslında Puccio, askeri yönetimin küçük bir temsilidir.
Etrafında sevilen, saygı duyulan, ailesini koruyan bir babadır. Ancak kapının ardındaki gerçek kimse tarafından bilinmez. Gece gündüz demeden insanları kaçırır. Hükumet dağıldığında onunla aynı alanda çalışan kişilerin yakalanması bile Arquímedes’i durdurmaz. Artık emir almadan, kendi başına fidye için zenginleri kaçırmaktadır. Fakat bu işin sonu ne onun için ne de ailesi için hoş olmayacaktır.
Rugby oyuncuyu olan oğul Alejandro babasının pis işlerine yardım etmektedir. Gönülsüz olduğunu daha ilk andan hissetsek de “Aile önce gelir.” teması öne çıkar. Alejandro kendi hayatını kurmak, babasıyla ilişkisini gözden geçirmek için çabalasa da bu o kadar kolay olmayacaktır.
Film muhtemel sona emin adımlarla ilerliyor ve her an biraz daha içine çekmeyi başarıyor. Festivalin sağlam filmlerinde olan Çete’yi kesinlikle tavsiye ediyorum. Anlatılan hikâye evrensel bir konuya değindiği için kendi coğrafyamızdan izler bulmak zor değil.
Yönetmen derin bir mevzuyu aslında basit bir dille anlatıyor. İçeride bir halkın acısının yattığını söylemek mümkün… Kurgunun gelişi güzel olmayışı, müzik seçimleri ve yaratılan atmosfer filmin derdini daha da ön plana çıkarmış.
Puan: 8/10
Doruk Önal –  twitter.com/Sosyokopat