06:05
0

Zevkler ve renkler tartışılmaz ise baştan söyleyeyim, Lady Bird benlik bir film değil! Ortalama bir seyir zevki sunduğunu düşünüyorum. Bunun yanı sıra Greta Gerwig ilk uzun metraj denemesinde iyi bir iş çıkarmış diyebilirim.

Hikaye benim için çok şey vadetmese de yönetmenlik açısından ortaya çıkan iş başarılı olmuş. Lise son sınıf öğrencisi olan Christine ya da kendine verdiği isimle Lady Bird, yaşadığı çevreden memnun olmayan, ergenliğinin aşırı hallerini yaşayan, yeni arayışlar içerisinde bir genç kızdır. Ailesi maddi açıdan zorlu bir dönemden geçiyordur ve annesi olabildiğince sert ve tutumlu haliyle Lady Bird’in bütün isteklerine karşı gelmektedir. Onun yanında sadece babası vardır. Babası da işsizdir ve kızına hissettirmese de psikolojik olarak zor bir dönemden geçmektedir.


Lady Bird, üniversiteye ailesinin yanında gitmek istemiyordur. New York’un yolunu tutmak için şartları zorlar. Annesi buna karşı çıksa da babasının desteğini almayı başarır. Bu sırada okulda tiyatro kulübüne girer. Orada biriyle yakınlaşır. Ancak o da pek yolunda gitmez. En iyi arkadaşlarıyla arası bozulur. Başka arayışlardan bahsetmiştim ya! Okulun zenginleriyle zaman geçirmeye başlar. Kendisini zengin gibi gösterir. Ailesinden daha da uzaklaşır.

Gerwig, karakterini bir olgunluk süzgecinden geçirmiş. Ve bunu yolun çok çok başında yaparak bence baştan kaybetmiş. En azından hikaye açısından bu böyle. Lady Bird’ün bütün isyanı sahip olduklarını kaybedene kadarmış meğerse.

En başından beri yeniliğe, farklılığa açlığını izlediğimiz karakter amacına ulaştığında tatmin olamıyor. En nihayetinde başladığı noktaya geri dönüyor aslında. Elbette bu, hikayenin bir sonu, başka türlü de olabilirdi. Ailesinden birazcık ayrı kalması Lady Bird’ün onların değerini anlamasını sağlıyor. Artık Lady Bird bile değil o, Christine olmak daha güzel.


Hikayeye nereden baktığınıza göre değişir filme olan ilginiz sanırım. Film en nihayetinde ‘aile bağları’ ile noktayı koyuyor. Özgürlüğüne yol alan bir genç kadını izlemiyoruz. Yine o sıkışık haller, karakterin özünü yok eden sonlardan. Film belki de bu yüzden kaybetmeye mahkum benim gözümde. Arzuladığı yolda ilerlemek yerine neredeyse hiç denemeden köyüne dönüşün, aslında başarısızlığın filmi olmuş.

Yine de Gerwig, başarılı bir gençlik portresi çizmiş diyebilirim. Bunları hikayeden bağımsız karakterin kendisine bakarak söylüyorum. İnsanın olduğu ve olmak istediği arasındaki o zemini iyi ayarlamış yönetmen. Karakterin yaşadığı gelgitler, birçok insan için birebir olmasa da farklı şekillerde karşısına çıkan zorluklar, arzular ve deneyimler karakterle bir yere kadar da olsa empati kurmayı sağlıyor. Ancak dediğim gibi hikayenin yavanlığı ve aslında ruhu öldüren –en azından yaptığını çok erken yapmasaydı- sonu benim için işleri berbat etmenin bir türlüsü. Puan: 6/10